Panik Atak
Panik Atak
Panik atak ruh sağlığı (psikiyatri) açısından hastalık değil bir hastalık belirtisi sayılır. Bu ataklar sadece bir kez ortabildiği gibi, birkaç aydan daha uzun sürecek şekilde de yaşanabilir. İnsan hayatını olumsuz yönde etkileyen panik atak, psikoterapi ve ilaç tedavisiyle giderilebiliyor. Panik atak, diğer birçok hastalıkta olduğu gibi, ciddiye alıp hemen uzmana başvurmayı gerektiriyor. Aksi halde durum, kişiyi depresyona sokacak kadar ciddi boyutlara varabiliyor. Tabii sosyal hayatın bozulması da bunun ardından geliyor.
Panik atak nasıl anlaşılır?
Yoğun korku ve rahatsızlık hissinin yanı sıra, panik atakta şu belirtilerin en az dördü yaşanabilir:
- Nefes darlığı
- Ölüm korkusu
- Çarpıntı, kalp nabzın hissedilmesi
- Aniden ortaya çıkan sıkıntı
- Baş dönmesi
- Bayılacakmış gibi olma
- Göğüste daralma
- Çıldırma korkusu
- Kontrolün kaybedileceği korkusu
- Karın bölgesinde gerginlik ya da bulantı
- Tehlikeli bir hastalığı olduğu hissine kapılma
- Ellerde, ayaklarda terleme, uyuşma, karıncalanma
- Üşüme ya da ateş basması
Panik atak neden kaynaklanır?
Panik atağa yol açan faktörler arasında:
Panik atağa yol açan faktörler arasında:
- Stres,
- çok miktarda kafeinli içeceklerin tüketilmesi,
- panik bozukluk hastalığı,
- depresyon
- ve tiroit veya paratiroit bezi hastalıkları birincil etken olarak;
- sara (epilepsi) hastalığı,
- takıntılı kişilik,
- doğumdan sonra tiroit hormonunda bozulma
- ve adet öncesi sendromu da ikincil faktörler olarak sıralanabilir.
Stres : Stres, panik atağa yol açan etkenler arasında birinci sırada yer alıyor. Bir yakının ölümü, aşırı stres, incinme, tecavüz gibi yaşamı kötü yönde etkileyen özellikler, panik atağın oluşmasına yol açabiliyor. Örneğin, bir sınavda sürenin yetersiz kalacağı düşüncesi kişide panik atağı geliştirebiliyor.
Çok miktarda kafeinli içeceklerin tüketilmesi : Kafein, beyine doğrudan ulaşıyor. Bu nedenle kişinin uyanık kalmasını sağlıyor ve aynı zamanda vücuttaki seretonin düzeyini bozuyor ve merkezi sinir sistemindeki nörotransmetter maddelerinde düzensizlik yaratıyor. Bu durum da panik atağa yol açıyor. Bundan dolayı, özellikle aşırı miktarda kahve, kola gibi içecekler tüketen kişilerin, bunları azaltmaları gerekiyor. Bazı panik atak şikayeti olan hastalar, sadece kafeinli içecekleri azaltıklarında bile bu rahatsızlıklarından kurtulabiliyor.
Panik bozukluk hastalığı : Panik atakta sıklıkla rastlanan bu hastalık, tek başına veya özellikle topluma açık yerlerde korku ve endişe halinde ortaya çıkıyor. Panik bozukluğu hastalığı, genetik kaynaklı olabilme özelliği taşır. Özellikle 20’yle 30 yaş arasındaki insanları etkileyen bu hastalık, tedavi edilmediği taktirde kronikleşip depresyona yol açabiliyor. Panik bozukluğu hastalığında uyuşturucu ve alkol tüketimi fazla olur. Bu hastalığın uzun süre devam etmesi durumunda, somatizasyon diye tanımlanan hastalık korkusu ve şüpheciliği başlayabiliyor. Genç yaştaki hastalar, atak geçirirken kendini kesme eğilimine girebiliyorlar. Bu sırada vücutta salgılanan beta endorfin maddesi, hastanın ağrıya daha rahat cevap verebilmesini sağlıyor.
Depresyon : Özellikle tekrarlayan depresyon krizleri veya manik depresif hali, panik atak eşliğinde gelişebiliyor. Tedavinin yanıt verebilmesi için, rahatsızlık kaynağının depresyondan mı, yoksa panik ataktan mı kaynaklandığının belirlenmesi gerekiyor. Ağır depresyonda panik atak da yaşanırsa, hastanın intihar etmeye eğilim göstermesi artıyor. Bu nedenle, depresyon ve panik atak beraber tedavi gerektiriyor.
Tiroit bezi hastalıkları : Tiroit bezi hastalıklarından dolayı meydana gelen kalsiyum ve fosfor elektrolitlerinin düzensizliği, panik atağa neden olabiliyor. Tiroit bezi hastalıklarında asıl tedaviyi endokrilonoji uzmanı yapıyor. Gerekli durumda psikiyatrist de devreye giriyor.
- çok miktarda kafeinli içeceklerin tüketilmesi,
- panik bozukluk hastalığı,
- depresyon
- ve tiroit veya paratiroit bezi hastalıkları birincil etken olarak;
- sara (epilepsi) hastalığı,
- takıntılı kişilik,
- doğumdan sonra tiroit hormonunda bozulma
- ve adet öncesi sendromu da ikincil faktörler olarak sıralanabilir.
Stres : Stres, panik atağa yol açan etkenler arasında birinci sırada yer alıyor. Bir yakının ölümü, aşırı stres, incinme, tecavüz gibi yaşamı kötü yönde etkileyen özellikler, panik atağın oluşmasına yol açabiliyor. Örneğin, bir sınavda sürenin yetersiz kalacağı düşüncesi kişide panik atağı geliştirebiliyor.
Çok miktarda kafeinli içeceklerin tüketilmesi : Kafein, beyine doğrudan ulaşıyor. Bu nedenle kişinin uyanık kalmasını sağlıyor ve aynı zamanda vücuttaki seretonin düzeyini bozuyor ve merkezi sinir sistemindeki nörotransmetter maddelerinde düzensizlik yaratıyor. Bu durum da panik atağa yol açıyor. Bundan dolayı, özellikle aşırı miktarda kahve, kola gibi içecekler tüketen kişilerin, bunları azaltmaları gerekiyor. Bazı panik atak şikayeti olan hastalar, sadece kafeinli içecekleri azaltıklarında bile bu rahatsızlıklarından kurtulabiliyor.
Panik bozukluk hastalığı : Panik atakta sıklıkla rastlanan bu hastalık, tek başına veya özellikle topluma açık yerlerde korku ve endişe halinde ortaya çıkıyor. Panik bozukluğu hastalığı, genetik kaynaklı olabilme özelliği taşır. Özellikle 20’yle 30 yaş arasındaki insanları etkileyen bu hastalık, tedavi edilmediği taktirde kronikleşip depresyona yol açabiliyor. Panik bozukluğu hastalığında uyuşturucu ve alkol tüketimi fazla olur. Bu hastalığın uzun süre devam etmesi durumunda, somatizasyon diye tanımlanan hastalık korkusu ve şüpheciliği başlayabiliyor. Genç yaştaki hastalar, atak geçirirken kendini kesme eğilimine girebiliyorlar. Bu sırada vücutta salgılanan beta endorfin maddesi, hastanın ağrıya daha rahat cevap verebilmesini sağlıyor.
Depresyon : Özellikle tekrarlayan depresyon krizleri veya manik depresif hali, panik atak eşliğinde gelişebiliyor. Tedavinin yanıt verebilmesi için, rahatsızlık kaynağının depresyondan mı, yoksa panik ataktan mı kaynaklandığının belirlenmesi gerekiyor. Ağır depresyonda panik atak da yaşanırsa, hastanın intihar etmeye eğilim göstermesi artıyor. Bu nedenle, depresyon ve panik atak beraber tedavi gerektiriyor.
Tiroit bezi hastalıkları : Tiroit bezi hastalıklarından dolayı meydana gelen kalsiyum ve fosfor elektrolitlerinin düzensizliği, panik atağa neden olabiliyor. Tiroit bezi hastalıklarında asıl tedaviyi endokrilonoji uzmanı yapıyor. Gerekli durumda psikiyatrist de devreye giriyor.
Nasıl Bir Tedavi Gerekiyor?
Panik atakta, öncelikle ataklara yol açan nedenler bulunuyor. Ardından buna göre bir tedavi uygulanıyor. Bu hastalık biyolojik ve psikososyal faktörler sonucu ortaya çıktığından, ilaç tedavisiyle birlikte psikoterapi uygulanıyor. Beyindeki noradrenalin ve seratoninini dengelemek için ilaç tedavisine başvuruluyor. Davranış psikoterapisiyle de, hastanın ataklar sırasında kontrolü sağlayabilmesi amaçlanıyor. Araştırmalara göre, iki tedavide birlikte uygulandığında, hastalarda atakların tekrarlama riski daha düşük oluyor. Tabii panik atağa yol açan etkenlerin de ortadan kaldırılması gerekiyor. 8 – 12 aylık tedaviler sonrasında, hastada panik bozukluğunun tekrarlama riski azalıyor.